Bir hasta ile bir doktor konuşuyorlar.

Hasta : Doktor, siz ne büyük adamlarsınız!

Doktor: Hangi bakımdan?

Hasta: İnsan hayatı kurtarmak bakımından. İnsanları, yaşadıkları müddetçe birkaç defa daha yeniden hayata kavuşturmak, yeniden yaratmak bakımından. Yani ikinci yaratan olmanız bakımından.

Doktor: Bizden daha büyükleri var: öğretmenler. Bir doktor bütün ömrü boyunca nihayet 300-500 adamın hayatını kurtarır.

Bunun eserinin hepsi bu.

Halbuki bir öğretmen yetiştirir. Onun yetiştirdikleri de yetiştirir. Yetiştirdiklerinin yetiştirdikleri de öyle. İnsanoğlunun ömrü boyunca eseri yaşayan bir zümre, bugünkü insanlarda ilk muallimin eseridir. Bir büyük adamın dediği gibi "Tanrı sanatı" ilk adamdan son adama kadar kafa ve dimağ yaratan bir meslek, keşke doktor olacağıma öğretmen olsaydım.

İşte 16 Mart 1848’de ilk defa olarak Türkiye ölçüsünde 100’ncü yıl dönümünü kutladığımız mübarek müessese. Tanrı sanatı öğreten sanat okulu. Doktoru da, mühendisi de, diplomatı da hepsi de bu insan fabrikası mezunları yetiştirir.

Bu kıymetli müessesenin bu yıl dönümü aynı günde memleketimizde de özel bir programla ve coşkun bir tezahürle kutlandı. Gündüz saat 16.00’da bütün öğretmenler tarafından Şehitler Anıtı'na törenle bir çelenk kondu. Oradan otobüslerle kütle halinde Asrî Mezarlık'a gidilerek 35 sene ömrünü Gaziantep irfan hayatına vakfetmiş olan İsmet Paşa Okulu Başöğretmeni merhum İsmail Hakkı Bey'in kabrine de bir çelenk konduktan sonra sıra ile Mahmut Mahir, İhsan Ertan, Ahmet Hüsnü Bayram, Mustafa Halim, Ergun Yıldız Ünal ve diğer öğretmenlerin kabirleri de ziyaret edilerek çiçekler kondu. Yani Darülmuallîminlerin 100’ncü yılı, Gaziantep’te hayata gözlerini kapamış meslektaşları da anma törenine vesile vermiş oldu ve Gaziantep’te bugünü kutlama programının en orijinal maddesi de bu oldu.

Mektebin 100’ncü yıl dönümünü kutlarken, bu mekteplerden mezun olarak millet ve memleketin aydınlanması için çalışanlardan ölmüş olanları da anmak çok yerinde bir hareket oldu. Yalnız bu işte bir güçlükle karşılaşıldı. Öğretmenlerin kabirleri ziyayaretçiler tarafından kolayca bulunamadı. Çünkü hepsinin akrabalarından birer kişi almak imkânı bulunamadı. Ve bir kısmının kabirleri de henüz yapılmamıştı.

Bunun için iki teklifimiz var:

1- Gaziantep'te ölen öğretmenlerin mezarlarının bir araya alınması ve bu suretle Asrî Mezarlık'ta bir Öğretmenler Köşesi meydana getirilmesi. Bu, imtiyazlı bir ölüler sınıfı yaratmak değil, bir lâzime-i hürmettir.

2- Zengin, fakir ölen her öğretmenin mezarının Öğretmenler Yardım Sandığı tarafından yaptırılması çünkü bir meslek ölülerine verdiği kıymet nisbetinde yükselir.

Kutlama programının akşam saat 20.00'de Sakarya İlkokulu salonunda tatbik edilen kısımları da çok heyecanlı ve neşeli oldu. Antep ve Halep Darülmuallimelerinden hatıralar anlatıldı. Darülmualliminlerin tarihi ve hizmetleri yâd edildi. Meslektaşların çeşitli mektep hatıralarına ait gülünç fıkralar, yerli türküler söylendi. Dans edildi. Gaziantep merkez öğretmenleri güzel bir gece yaşadılar. Gecenin, bir öğretmenler marşı olmamasından başka bir eksiği yoktu.

BÂŞPINAR